Birisi geldi; bir dostun, bir sevgilinin kapısını çaldı; sevgilisi, kimsin a güvenilir er dedi.
Adam, benim deyince, git dedi; şimdi çağı değil; böylesine sofrada ham kişinin yeri yok.
Ham kişiyi ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir; ikiyüzlülükten ne kurtarabilir?
O yoksul gitti; tam bir yıl yollara düştü; sevgilinin ayrılığıyla kıvılcımlar saçarak cayır cayır yandı.
O yanmış-yakılmış kişi pişti; olgunlaştı. Geri geldi, gene sevgilinin evinin çevresine düştü.
Yüzlerce korkuyla, yüzlerce defa edebi gözeterek kapının halkasını çaldı; ağzından edebe aykırı bir söz çıkacak diye de korkup duruyordu.
Sevgilisi, kapıdaki kim diye bağırdı. Adam a gönüller alan dedi, kapıdaki sensin.
Sevgilisi, madem ki bensin, gel, içeriye gir dedi; ev dar, iki kişi sığmıyor.
[Mesnevi ve Şerhi; Şerheden Abdülbaki Gölpınarlı, 1989]